ah, ölmek mi, öğrenmek mi,
ebediyen susarak, konuşmayı seninle;
otların, rüzgarların,
taşların ve yağmurların her telde,
her makamda falsosuz,
gürül gürül konuştukları dili?...
susmak...susarak unutturmak
boşboğaz sözcüklere,
kekeme mabeyncilere,
gündelik ayinlerin,
aklın öğrettiklerini.
ve şeylere geri vermek,
şeylere...aynalara, yüzlere
bütün bildiklerimizi.
This poem has not been translated into any other language yet.
I would like to translate this poem