I
Her sabah baktığımda aynalara
Babamın çehresi karşımda durur:
Yorgun, endişeli, yıpranmış, uçuk.
Saçı aktır ve biraz kamburdur.
Sorarım rüzgara, yağmurla kara:
Nerdedir genç adam ve mutlu çocuk?
Yeni bir aşka tutulmak, delice,
Şimdi dağlar kadar uzak görünür.
Yolların en geçilmez olduğu an
Kara bir renk alan ufuklardan
Uzanıp tutmadıkça dost eli de,
Düşüp yok olmadan nasıl yürünür?
II
Yine evvelki trenler olsa
Ve uçaklar, getiren sevgiliyi.
Kaçabilsek, izimiz kaybolsa,
Yine birlikte unutsak, ne iyi.
Verebilsem o eski mutluluğu
Heyecanlarla dokundukça sana.
Kış ortasında duymasak soğuğu,
Uzanıp cennetin altın tasına.
III
O sen misin, bulabilsem de seni?
Neler yapar bilirim sert iklim.
Bana gelsen, o eski ben değilim:
Köprülerden ne çok sular geçti.
Her sabah baktığımda aynalara
Babamın çehresi karşımda durur:
Yorgun, endişeli, yıpranmış, uçuk.
Saçı aktır ve biraz kamburdur.
This poem has not been translated into any other language yet.
I would like to translate this poem