yemişim
Long İsland rüzgarını
İngilizce eserde
tribe sokar üç kuruşluk
gramer yoksunu saçları
o yüzden
severim kendi rüzgarımı
hem yağmuru otantik
hem insanı
üstelik
bedroom eyes tarihi
mis kokan şehit toprağı
dalgalandıkça Ay'ı ak
gözbebeğimin Yıldızı
sen
boşver Pizza eğri dursun
birkaç poz çeker
çeşmeye para atarız
atarız da
Ferdi baba'dan
o şarkıyı mırıldanır
akustikse Collessium
Tiffany'i geçiniz efendim
Eyfel de kahvaltı
Big Ben de karşılama
dilerse Tango olsun
Cha Cha ya da Rumba
hiç gözüm yok yeminle
ne taş, ne toprağında
barışçıl olsun dil
Hüner okur biz dinleriz
gelir Tavr'a Hayranlık
belki çiğdem çitleriz
ihtiyaca binaen
nefes alalım şuracıkta
Fransız Guyanası söyle
az sömürülmüş olsun
Filipin buğlama sonra
bol ekşili Mezopotamya
fırında Vietnam da
görmüyor musun
vitrinde Sovyet salata
ama
ikimiz de biliriz ki
ödemez silik yüzler
bakar piramitten surata...
Vaha
This poem has not been translated into any other language yet.
I would like to translate this poem