Mor Aho Poem by Muhammed Emir Faarisoglu

Mor Aho

Mezopotamyanın bağrını kavurur
Bağrımızı umutla kavuran yıldız
Siriustan güneşe uzanan
Tanrısal bir bekleyiş bu yıkım
Bağbozuk kentlerde süzülürken
Ve uzun uzadıya süren bu hasret
Eni sonu fıratın dicleye kavuştuğu gibi
Uzun hasretli kavuştaklar yakışır
Cudi eteklerinde otlatırken
Bihaber çocuklar çobanlıklarını
Nuha bir selam verir otlaklar
Ve midyat kanyonlarında çayını yudumlarken
Kadim toprakların acısından bihaber turistler
Kaç litre kan aktı bu muharebe meydanlarında
Dicleden içtiğimiz yine o kandır
Fırattan içtiğimiz yine o kandır
Bereketiyle kanlanmış düzlüklerden
Yahut dağ çileklerinden yediklerimiz
Yine o kandır yine o cesed yine o kemik
Bingöl Muş düzlüklerinde kesilirken kemiklerimiz
Yahut Ağrıda Iğdırda Karsta
Beyazdan yanan çocukların tenleri
Beyaz artık bir yıkım bir çığlık bir hüsran karanlıklarda
İbrahimin elleriyle bereketlenmiş
Ve arınmış kirden şehirlerin çatısı
yine nemrutun çocukları hakim
Hüküm yine nemruta ait
Deyrülzafarandan yankılanan çan sesi
Ve mardinden göğe uzanan ezanların
İç içe geçişini yansıtır yarı çöl ikliminin
Damarlarımızda bıraktığı kardeşlik resmini
Bir çocuktan mor aho birinden slav u rez
Merhaba birinden ve ehlen sehlen
Mor aho mor aho mor aho
Yıldırım misali geçip giden arabalara
Uzanan bu ses teli yırtılması
Nefretsiz çocuklardan yine bir ses mor aho
Edilgen çatıların arasından yükselirken göğe
Alnımız güneşe değerse kutsanıyoruz
Yahut düşersen bir sokağın girintilerine
Çıkıntılarında alkışlanıyoruz cesaretimizle
Ademoğlu yine kendine müslüman
Ve yakıp yıkmakta dokusunu taşların
Urfadan bir ses yükseliverdi anlık
İbrahim ibrahim ibrahim
Asırlık gölü bir ateş alıverdi
Önce adalet yandı sonra ibrahim
Peygamber yalvardı yaradandan riyakarlar
Peygamber de yandı melek de yandı
Bir müjde çınlattı dört bir yanı
Bu kubbede yananlara ebedi saadet

COMMENTS OF THE POEM
READ THIS POEM IN OTHER LANGUAGES
Close
Error Success